Alkol Bağımlılığı

Alkol Kullanım Bozukluğu (Alkol Bağımlılığı)

Alkol kullanım bozukluğu, alkolün yinelenen bir biçimde veya sürekli kullanımından kaynaklanan günlük yaşam ve genel sağlık üzerindeki olumsuz sonuçlarına rağmen bir kişinin zorunlu olarak içmesine neden olan “kronik tekrarlayan beyin hastalığı” olarak tanımlanmaktadır.

Alkol kullanım bozukluğu, daha önce “alkol kötüye kullanımı” ve “alkol bağımlılığı” olarak ayrı ayrı tanımlanan tanımlamaların yerini aldı.

Belirtiler

İnsanlar genellikle alkolü kötüye kullandıklarını kabul etmezler. Ayrıca kendinizde veya bir başkasında alkol kullanım bozukluğu belirtilerini fark etmeyebilirsiniz.

2013 yılında yayınlanan “Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı” (DSM-5), Alkol Kullanım Bozukluğunu gösteren 11 semptomdan oluşan bir liste oluşturmuştur. Ne kadar çok semptomunuz varsa, yardım ihtiyacı o kadar acildir.

  • Alkol genellikle daha fazla miktarlarda veya amaçlanandan daha uzun bir süre boyunca alınır.
  • Tehlikeli durumlarda tekrarlayan alkol kullanımı.
  • Alkol kullanımını azaltmak veya kontrol altına almak için sürekli bir istek veya başarısız girişimler vardır.
  • İşte, okulda ya da evde başlıca sorumluluklarını yerine getirememe ile sonuçlanan yineleyici alkol kullanımı.
  • Alkol kullanmaya karşı güçlü bir istek ya da dürtü.
  • Alkolün neden olduğu veya alevlendirdiği, kalıcı veya tekrarlayan fiziksel veya psikolojik bir sorun olduğu bilinmesine rağmen alkol kullanımına devam etme
  • Alkol elde etmek, alkol kullanmak veya alkolün etkilerinden kurtulmak için gerekli faaliyetlere çok zaman harcama.
  • Alkolün etkilerinin neden olduğu ya da alevlendirdiği, sürekli ya da yineleyici toplumsal ya da kişilerarası sorunlara karşın alkol kullanımına devam etme.
  • Alkol kullanımı nedeniyle önemli sosyal, mesleki etkinliklerinden vazgeçme veya azaltma.
  • Tolerans zehirlenme veya istenen etkiyi elde etmek için belirgin şekilde artan miktarda alkole ihtiyaç duyma veya aynı miktarda alkolün sürekli kullanımıyla belirgin şekilde azalan etki olarak tanımlanır.
  • Yoksunluk semptomlarını hafifletmek veya önlemek için alınan alkolün (veya bir benzodiazepin gibi yakından ilişkili bir maddenin) karakteristik yoksunluk sendromu ile kendini gösteren yoksunluk.

Teşhis

Alkol kullanım bozukluğu tanısının konulabilmesi için 12 aylık dönem içerisinde DSM-5 tarafından belirlenen kriterlerden 2 tanesinin varlığı saptanmalıdır.

Kriterlerin kısa bir özeti:

  • Amaçlanandan daha fazla içmek,
  • Başarısız bırakma girişimleri,
  • Artan alkol arama davranışı,
  • Alkol kullanımı nedeniyle işe veya okula gidememek,
  • Önemli faaliyetleri gerçekleştirememek,
  • Alkol içmeye dair güçlü bir istek,
  • Sosyal veya kişisel sorunlara rağmen içmeye devam etmek,
  • Sağlık sorunlarına rağmen kullanmaya devam etmek,
  • Tehlikeli durumlarda içmek,
  • Tolerans geliştirmek,
  • Yoksunluk semptomları yaşamak.

Nedenler ve Risk Faktörleri

Alkol kullanım bozukluğu, araştırılmakta olan genetik, çevresel, psikolojik ve sosyal faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklanır. En yaygın risk faktörlerinden bazıları şunlardır:

Ağır, kronik içme: Çok fazla alkol içmenin beynin zevkten, yargılamadan ve kendini kontrol etmekten sorumlu kısımlarını değiştirdiği ve bunun da alkol isteğine neden olabileceği bulunmuştur (1). 

Aile öyküsü : Alkol kullanım bozukluğu olan ebeveynlerin çocuklarında Alkol Kullanım Bozukluğu geliştirme olasılığı toplumdan iki ila altı kat daha fazladır. Bu artan risk, büyük olasılıkla, aile üyeleri tarafından paylaşılan çevresel ve yaşam tarzı etkilerinin yanı sıra genetikten kaynaklanmaktadır (1).

Travma geçmişi : Duygusal istismar, cinsel istismar, fiziksel istismar, duygusal ihmal ve fiziksel ihmal dahil olmak üzere çocukluk çağı travmalarının tümü, yetişkinlikte Alkol Kullanım Bozukluğu riskinin artmasıyla ilişkilendirilmiştir (2). 

Psikiyatrik bozukluklar: Anksiyete, depresyon, şizofreni ve bipolar bozukluk gibi zihinsel sağlık bozukluğu olan kişilerde alkol veya diğer maddeleri kötüye kullanma oranlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Aslında araştırmalar, şizofreni hastalarının üçte birinden fazlasının Alkol Kullanım Bozukluğu tanısı kriterlerini karşıladığını göstermektedir (3).

Sosyal ve kültürel etkiler: Düzenli olarak içen ebeveynlere, akranlara veya diğer rol modellere sahip olmak, özellikle kişi genç yaşta ağır içmeye maruz kalıyorsa, kişinin yetişkinlikte Alkol Kullanım Bozukluğu geliştirme riskini artırabilir. 

Türler

Alkol kullanım bozukluğu hafif, orta ve şiddetli kategorilere ayrılır.

Hafif: Listedeki 11 semptomdan iki ila üçüne sahipseniz, hafif alkol kullanım bozukluğunuz,

Orta: Dört ila beş semptomunuz varsa, orta düzeyde alkol kullanım bozukluğunuz,

Şiddetli: Belirtilerden altı veya daha fazlasına sahipseniz, şiddetli alkol kullanım bozukluğunuz var demektir.

Tedavi

İyi haber şu ki, Alkol Kullanım Bozukluğu olan çoğu insan, genellikle davranışsal tedavinin, ilaç tedavisinin ve psikososyal desteğin bir arada kullanıldığı tedaviden fayda görmektedir. Kötü haber şu ki, genellikle damgalanma, utanma, inkar veya problemi fark edememe, tedaviye şüpheyle yaklaşma ve uygun fiyatlı tedaviye ulaşamama nedenleriyle insanların %10’undan daha azı tedavi almaktadır (4).

Tedavi edilmediği takdirde, alkol kullanım bozuklukları sağlığınıza, ilişkilerinize, kariyerinize, mali durumunuza ve bir bütün olarak yaşamınıza zarar verir. Ölümcül bile olabilirler, bu nedenle mümkün olduğunca erken yardım almak önemlidir.

İyi bir adım, genel sağlığınızı değerlendirebilecek, içmenizin ciddiyetini değerlendirebilecek, bir tedavi planı hazırlamanıza yardımcı olabilecek, tedavinizi planlayabilecek, herhangi bir ilaca ihtiyacınız olup olmadığını belirleyebilecek bir psikiyatr a başvurmak olabilir.

Yoksunluk Tedavisi

Alkol Kullanım Bozukluğunun ciddiyetine göre hafif ila şiddetli arasında değişebilen alkol yoksunluğu semptomlarının tedavisine yardımcı olması için alkol yoksunluk tedavisi gerekebilir.

Alkol yoksunluk tedavisi hastanede veya ayakta tedavi şeklinde yapılabilir ve dehidrasyonu önlemek için intravenöz (IV) sıvıları, vitaminleri ve semptomları en aza indirmek, nöbetleri veya alkol yoksunluğunun diğer semptomlarını tedavi etmek için kullanılacak ilaçları içerir.

Bilişsel Davranışçı Terapi

Size en çok alkol kullanma olasılığınız olan durumları tanımayı, bunlardan kaçınmayı ve alkolün kötüye kullanımına yol açabilecek diğer sorun ve davranışlarla başa çıkmayı öğretmeyi amaçlar.

Motivasyonel Görüşme

Alkol kallanımını bırakmak için kendinize olan güveninizi ve motivasyonunuzu artırmanıza yardımcı olmayı amaçlar.

İlaçlar

Şu anda alkol kullanım bozukluğunun tedavisi için FDA tarafından onaylanmış üç ilaç bulunmaktadır. İlaç tedavisi özellikle davranışsal tedavi ve psikososyal destek ile birlikte kullanıldığında, alkol kullanma isteğini ve yoksunluk semptomlarını azaltmada yardımcı olmaktadır.

Sizin veya sevdiğiniz birinin alkol kullanım bozukluğu olduğundan şüpheleniyorsanız, bir ruh sağlığı uzmanına başvurabilirsiniz.

Kaynaklar

  1. U.S. National Library of Medicine. Alcohol use disorder.
  2. Schwandt ML, Heilig M, Hommer DW, George DT, Ramchandani VA. Childhood trauma exposure and alcohol dependence severity in adulthood: mediation by emotional abuse severity and neuroticismAlcohol Clin Exp Res. 2013;37(6):984-92. doi:10.1111/acer.12053
  3. Yang P, Tao R, He C, Liu S, Wang Y, Zhang X. The risk factors of the Alcohol Use Disorders-through review of its comorbidities. Front Neurosci. 2018;12:303. doi:10.3389/fnins.2018.003
  4. Probst C, Manthey J, Martinez A, Rehm J. Alcohol use disorder severity and reported reasons not to seek treatment: a cross-sectional study in European primary care practicesSubst Abuse Treat Prev Policy. 2015;10:32. doi:10.1186/s13011-015-0028-z
Devamını Oku
Depresyonda Olan Birisine Söylenebilecek En Kötü Şeyler

Depresyonda Olan Birisine Söylenebilecek En Kötü Şeyler

Önem verdiğiniz birisi depresyonda olduğunda, tavsiye vermek veya yardımcı olmaya çalışmak, yalnızca iyi niyetli bir şekilde yaptığınız bir şey olabilir. Ancak, kullandığınız kelimeler, özellikle depresyon ve ruh sağlığı hastalıklarının doğasını anlamıyorsanız, göndermek istediğiniz mesajı iletmeyebilir.

Depresyonun, ilaç, terapi veya her ikisi ile birlikte tedavi gerektiren tıbbi bir durum olduğunu bilmek önemlidir. Sevdiğiniz birisiyle depresyonu hakkında konuşurken, basit şeyleri tekrarlamak, birinin duygularını önemsemediğinizi hissetmesine neden olabilir.

Kendi duygularınızı ifade ederken, kullandığınız ifadeler sizin bakış açınızdan açık ve net görünebilir, ancak depresyonda olan kişi, saldırıya uğramış, yanlış anlaşılmış veya derinden incinmiş hissedebilir.

Önem verdiğiniz kişilerle ruh sağlığını tartışmak önemlidir, ancak incelikle ve şefkatle yaklaşmazsanız, yardım etme girişimleriniz yarardan çok zarar verebilir.

Onlara daha çok denemelerini söylemeyin: Şu tür yorumlar yapmaktan kaçının:

  • “Kendine gel!”
  • “Sadece daha çok dene!”

Siz zaten elinizden gelenin en iyisini yapıyorken birinin size daha çok denemenizi söylemesi moralinizi bozabilir ve depresyonu olan bir kişinin durumunun umutsuz olduğunu hissetmesine neden olabilir.

Basitleştirmeyin: “Neşelenmek” veya “gülümseme” için iyi niyetli tavsiyeleriniz size arkadaşça ve destekleyici gelebilir, ancak bunlar depresyonla ilişkili üzüntü duygularını aşırı basitleştirir.

İnançsızlığınızı belirtmeyin: Bir kişinin dışarıdan nasıl göründüğü, mutlaka nasıl hissettiğini yansıtmaz. Bu, birçok ruh sağlığı bozukluğu için geçerlidir. Bu nedenle aşağıdaki gibi açıklamalar yapmaktan kaçının:

  • “Ama depresif görünmüyorsun!”
  • “Üzgün ​​görünmüyorsun!”

Depresyonu ve kaygısı olan kişiler hissettiklerini saklamaya ve başkalarından gizlemeye çalışmaları sık olarak rastlanılan bir durumdur. İnsanların hissettiklerini saklamaya çalışmasının bazı nedenleri şunlardır:

  • Utanmış, kafası karışmış, suçlu veya başkaları depresyonda olduklarını öğrenirse olacaklardan korkuyor olabilirler.
  • İş yerinde veya ebeveyn olarak yetersiz görüleceklerinden endişe duyabilirler.
  • Eşlerinin, ailelerinin ve arkadaşlarının onları sevmeyi bırakacağından endişelenebilirler.

Acılarını hafife almayın: Depresyonda olan veya zor bir dönemden geçen bir arkadaşınızla konuşurken, acıyı karşılaştırma isteğine karşı koyun. Ağrının (duygusal ve fiziksel) yalnızca öznel değil, göreceli olduğunu unutmayın.

Aşağıdaki gibi yorumlardan kaçının:

  • “O kadar da kötü olamaz.”
  • “Daha kötü olabilirdi.”

Belki bir kişinin hayatı daha kötü olabilir, ancak depresyon işlerin ne kadar kötü olduğu ile ilgili değildir. O kişi için o anda ne kadar kötü hissettiği ile ilgilidir.

Karşılaştırma yapmaktan veya kötü hisseden kişi için bir “rekabet” ortamı yaratmaktan kaçının. Bunu yapmak yardımcı olmaz ve depresyonu olan bir kişiye, deneyimlerini indirgediğinizi veya size söylediklerini gerçekten dinlemediğinizi hissettirebilir.

Suçlama: “Her şey kafanızda” ifadesi küçümseyici olma eğilimindedir. Bu ifadeyi duyan insanlar, sanki “uydurmakla” veya hissettikleri hakkında yalan söylemekle suçlanıyorlarmış gibi saldırıya uğramış hissedebilirler. Bu yüzden şu tür şeyler söylemekten kaçının:

  • “Her şey senin kafanda.”
  • “Bu senin hatan.”
  • “Bir şeyler hayal ediyorsun.”

Depresyon birisinin sahip olmayı seçtiği bir durum değildir ve araştırmacılar tüm olası nedenleri anlamasa da, birçok faktör olduğunu bilirler.

Utandırma: Bazen, depresyonda olan birinin kendi hayatıyla (veya daha spesifik olarak, kendi düşünceleriyle) çok meşgul olduğu görünebilir, ancak bu onları bencil yapmaz. Suçluluk, utanç hissettirdiği için şu yorumları yapmaktan kaçının:

  • “Sen sadece kendini düşünüyorsun.”
  • “Diğer insanların da sorunları var.”
  • “Kendini çok düşünüyorsun.”

Depresyondaki bir kişinin diğer insanları umursamadığını ima etmek, hiçbir fayda sağlamaz ve yalnızca suçlama, utanç ve suçluluk duygularını körükler. 

Onları görmezden gelmeyin: Kendiniz klinik depresyon yaşamış olsanız bile, deneyiminiz başka birininkinden farklı olabilir. Hiç depresyon geçirmediyseniz, empati kurmanız zor olabilir. Her iki durumda da, sevdiğiniz biri depresyondaysa yapabileceğiniz en iyi şey açık ve öğrenmeye istekli olmaktır.

Klişeler ve belirsiz ifadeler kullanmaktan kaçının: Klişeler ve belirsiz ifadeler birisine umut vermek açısından fazla bir şey ifade etmez. Bu nedenle aşağıdaki gibi açıklamalar yapmaktan kaçının:

  • “Bu da geçecek.”
  • “Bırak gitsin.”

Depresyonda olan birine yardımcı olacak kelimeler bulmak zor olabilir. “Şu anda ne söyleyeceğimden emin değilim” demekten korkmayın. Bildiğiniz kelimelerin büyük bir fark yaratabileceğini unutmayın. Ve dikkatli olmazsanız sözleriniz yarardan çok zarar verebilir.

Geçmişte kırıcı bir şey söylediğinizi düşünüyorsanız, özür dileyin. Ne söyleyeceğinizden emin olmadığınızı veya anlamadığınızı açıklayın. 

Devamını Oku
Depresyonda Olan Birisine Ne Söylenmeli?

Depresyonda Olan Birisine Ne Söylenmeli?

Depresyonda olan birisine ne söyleyeceğinizi her zaman bilemeyebilirsiniz. Klinik depresyon tanısı alan çok sayıda insan kendini yalnız hisseder, bu durum yalnızca durumlarını kötüleştirir. Ne söyleyeceğinizi bilmiyorsanız, sadece arkadaşınıza onların yanında olduğunuzu söyleyiniz.

Onları önemsediğinizi söyleyin: Tek bir basit kelime “umurumdasın” tüm dünyanın onlara karşı olduğunu düşünen birisi için çok şey ifade edebilir. Bir kucaklama veya elin hafif bir dokunuşu bile bu mesajı iletebilir. Önemli olan, kişiye ulaşmak ve sizin için önemli olduğunu bilmesini sağlamaktır.

İlk başta garip hissetseniz ve emin olamasanız da, söyleyeceğiniz her şeyin derin veya şiirsel olması gerekmediğini bilin. Bu sadece şefkatli ve içinizden gelen bir şey olarak ifade edilmeli.

Onların yanlarında olduğunuzu hatırlatın: İnsanlar depresyonda olduklarında içlerine kapanma eğilimindedirler. Bu nedenle ihtiyaç duyulan bir arkadaşa ulaşmak bu dönemde güç olabilir. Depresyonda olduğunu düşündüğünüz bir tanıdığınız varsa onlarla düzenli bir şekilde zaman geçirmeye özen gösterin, bu yüz yüze, telefonla veya kısa mesajlarla olabilir. Arkadaşınıza güvenebileceği biri olduğunu hatırlatmanın dünyaları ifade edebileceğini bilin.

Nasıl yardımcı olabileceğinizi sorun: Depresyon hem fiziksel hem de zihinsel olarak bu durumu yaşayan kişi için büyük bir yük oluşturur, bu yükü hafifletmek için yapabileceğiniz birçok şey olabilir.

Arkadaşınız, size yük olacağını düşündüğü için teklifinizi kabul etme konusunda isteksiz olabilir, bu nedenle, sizin benzer bir durumda olduğunuzda yapacaklarını bildiğinizi, bu isteksizliğin depresyondan kaynaklandığını ve yardım etmek istediğinizi açıkça belirtin.

Depresyonun arkadaşınızı ne tür bir yardım isteyeceğini bile bilemeyecek kadar yorgun ve bitkin bırakması da mümkündür. Aşağıda nasıl yardım edeceğinizi sormakla ilgili birkaç öneri size yol gösterici olabilir:

Ev işlerinde veya market alışverişlerinde yardıma ihtiyacın var mı?

Seni doktor randevularına götürmemi ister misin?

Bazen daha spesifik şekilde söylemek daha iyi olabilir. “Senin için yapabileceğim bir şey var mı?” yerine “Cumartesi sabahı gelip seninle birlikte biraz ev işi yapabilir miyim?” diye sorabilirsiniz.

Onlara bir doktorla görüşmenin iyi olabileceğini söyleyin: Depresyonda olan birisi kendi durumunun utanılacak bir şey olduğunu veya tedavinin ona yardımcı olamayacağını düşünüyor olabilir. Henüz bir doktora görünmediyse onu yardım almaya teşvik edin ve yardım istemenin yanlış bir şey olmadığına dair güvence verin. Depresyon gerçek ve tedavi edilebilir bir hastalıktır.

Arkadaşınız zaten bir doktora gidiyorsa ilaçlarını düzenli alması ve randevulara zamanında gitmesi konusunda yardım teklif edebilirsiniz.

Onları dinleyin: Bazen depresif bir arkadaş için yapabileceğiniz en önemli şey, onları rahatsız eden şey hakkında konuşurken sadece empatik bir şekilde dinlemek ve bastırılmış duyguların baskısını hafifletmesine izin vermektir.

Sözünü kesmeden dinlemeyi unutmayın. Hepimiz önemsediklerimiz için bir şeyleri düzeltmek isteriz ve çoğu zaman kendi çaresizlik duygularımızla başa çıkmak için hızlı çözümler sunarız. Bazen depresyonda olan insanlar, herhangi bir tavsiye beklemeden sadece kendilerini anlatmaya ihtiyaç duyarlar.

Onlara önemli olduklarını hatırlatın: Depresyonda olan insanların ortak bir düşüncesi hayatlarının önemli olmadığı ve ölmüş olsalar bile kimsenin umursamayacağıdır. Arkadaşınıza sizin ve başkaları için önemli olduklarını içtenlikle anlatabilirsiniz, bu onların değerli olduklarını anlamalarına yardımcı olabilir.

Birisi depresyon ve değersizlik duygularıyla mücadele ederken, hayatınızda önemli bir kişi olduklarını bilmelerini sağlamak çok şey ifade edebilir.

Onlara anladığınızı söyleyin (Gerçekten hissederseniz): Birine “anlıyorum” demeden önce, gerçekten anladığınızdan emin olmalısınız. Hiç klinik olarak anlamlı depresyon yaşadınız mı? Eğer yaşadıysanız, arkadaşınızın hissettiklerini deneyimlediğinizi ve iyileşebileceğini duyması yararlı olabilir.

Depresyonun birçok çeşidi olduğunu unutmayın, klinik depresyon yaşamış olsanız bile arkadaşınızın yaşadığından çok farklı olmuş olabilir.

Onlara bu şekilde hissediyor olmanın sorun olmadığını hatırlatın: Kendilerini kötü hissettikleri için üzgün olduğunuzu ve depresyonu olanların kendilerini hüzünlü, mutsuz, umutsuz hissedebileceğini söyleyin. Arkadaşınız yakın zamanda ilaç almaya veya psikoterapiye başladıysa, kendisini daha iyi hissetmeye başlamasının zaman alabileceğini aklınızda tutun.

Bu süre zarfında arkadaşınızın en çok ihtiyaç duyduğu şey hızlı ve kolay çözümlere yönelik referanslar değil, tedavileri boyunca onların yanında olacağınızın farkındalığıdır.

Zayıf veya kusurlu olmadıklarını ifade edin: Depresyonla başa çıkmaya çalışanlar kendilerini zayıf hissetmeye ve kendilerinde bir sorun olduğunu hissetmeye eğilimlidirler. Depresyon bir hastalık olsa da, onunla yaşayanlar bunun bir karakter kusuru olduğunu düşünebilir.

Depresyonun beyindeki biyokimyasal dengesizlik nedeniyle ortaya çıkan bir hastalık olduğunu ve bunun zayıf oldukları anlamına gelmediğini ifade edin.

Depresyon herkesi etkileyebilecek yaygın bir ruh sağlığı durumudur. Sevdiklerinize bu duyguların onların suçu olmadığını söyleyin.

Umut olduğunu vurgulayın: Depresyonda umutsuzluk yaygın bir şekilde görülen belirtilerden birisidir. Diğer tıbbi hastalıklar gibi depresyon da tedavi edilebilir. İlaç ve psikoterapi sayesinde arkadaşınızın tekrar normal hissetmesine dönme şansı çok yüksektir.

İntiharın uyarı işaretlerini bilin ve takip edin:

Depresyonla yaşayanlarda intihar riski yüksektir. Arkadaşınıza yardım etmek için ne söylerseniz söyleyin veya ne yaparsanız yapın, yine de intihar düşünceleri ve duyguları yaşayabilirler. İntiharın uyarı işaretlerini takip etmeniz ve ne zaman yardım istemeniz gerektiğini bilmeniz önemlidir. Bazı intihar uyarı işaretleri şunlardır:

  • Ölmek istemekten bahsetmek,
  • Başkalarına yük gibi hissettiklerini ifade etmek,
  • Aşırı umutsuzluk ve üzüntü duyguları,
  • Ani ruh hali değişimleri,
  • Malını vermek veya vasiyetname yazmak,
  • Gelecekte etrafta olmayacağına dair belirsiz açıklamalar yapmak,
  • İntihar veya intihar planına sahip olmak hakkında açık tartışmalar yapmak,
  • Önceki intihar girişimi

İntiharın uyarıcı belirtilerini fark ederseniz, sevdiklerinizle konuşmalı ve bir ruh sağlığı uzmanıyla konuşmasını istemelisiniz. Ani bir risk olduğunda, tehlikeli maddeleri evden çıkarmalı, yalnız bırakmamaya dikkat etmeli ve hemen bir ruh sağlığı uzmanından yardım almalısınız.

Tüm destekleri ve yardımları sunmanıza rağmen depresyonda olan birisi size yine de kızgın olabilir. Kızgın ve üzgün olmak depresyonun doğasıdır. Depresyonda olanlar bu kötü duyguları nereye yönlendireceklerini bilemezler. Yakında kim varsa uygun bir hedef haline gelir. Bu olursa, kişisel olarak algılamamaya çalışın. Sakin olun ve izin verdiği kadarıyla arkadaşınızı önemsediğinizi, desteklediğinizi göstermeye ve elinizden geleni yapmaya devam edin.

Devamını Oku
Depresyonda aşağıdakileri göz önünde bulundurmak önemlidir.

Depresyonda Aşağıdakileri Göz Önünde Bulundurmak Önemlidir:

Depresyonda göz önünde bulundurulması gereken bazı öneriler aşağıda yer almaktadır. Bu önerileri hayatınıza dahil etmeye çalışmak depresyon sürecinizde size yardımcı olabilir.

  • Yardım almak. Depresyonda olabileceğinizi düşünüyorsanız, mümkün olan en kısa sürede bir ruh sağlığı uzmanına görünün.
  • Depresyon kendinizi yorgun, değersiz, çaresiz ve umutsuz hissetmenize neden olabilir. Bu olumsuz durumların depresyonun bir parçası olduğunu bilmek önemlidir. Tedavi etkisini göstermeye başladıkça olumsuz bu duygular ve düşünceler azalacaktır.
  • Kendinize depresyonda olduğunuzu hatırlatıp gerçekçi hedefler belirleyin ve kendinize çok fazla yüklenmeyin.
  • Yapmanız gereken büyük görevleri parçalara bölün. Önceliklerinizi belirleyin ve yapabildiğiniz kadarını yapın.
  • Başkalarıyla birlikte olmaya, yalnız kalmamaya dikkat edin.
  • Daha iyi hissettirecek şeyler yapın. Sinemaya gitmek, bahçe işleriyle uğraşmak, dini, sosyal veya diğer etkinliklere katılmak iyi hissettirebilir. Başkası için güzel bir şey yapmak da kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir.
  • Düzenli egzersiz yapın.
  • Ruh halinizin hemen değil, yavaş yavaş iyileşeceğini kendinize hatırlatın. Daha iyi hissetmek zaman alacaktır.
  • Sağlıklı, dengeli beslenmeye dikkat edin.
  • Alkol ve uyuşturucudan uzak durun. Bunlar depresyonu daha da kötüleştirebilir.
  • Depresyon geçene kadar önemli kararları ertelemek en iyisidir. Büyük bir değişiklik yapmaya karar vermeden önce (iş değişikliği, evlenmek veya boşanmak) bunu sizi iyi tanıyan ve durumunuza daha objektif bir bakış açısına sahip olan başkalarıyla paylaşın.
  • Unutmayın: İnsanlar depresyondan “kaçamazlar”. Ancak gün geçtikçe biraz daha iyi hissedebilirler.
  • Sabırlı olmaya çalışın ve pozitif şeylere odaklanın. Bu, depresyonun bir parçası olan olumsuz düşüncenin etkisini azaltmaya yardımcı olabilir. Depresyonunuz tedaviye yanıt verdiğinde olumsuz düşünceleriniz azalacaktır.
  • Ailenizin ve arkadaşlarınızın size yardım etmesine izin verin.

Devamını Oku
Depresyon Nasıl Hissettiriyor?

Depresyon (Major Depresyon)

Depresyon tipik olarak etkinliklerden ve daha önce kişiye zevk veren durumlardan artık eskisi gibi zevk alamamama (anhedoni) ve bunlara karşı ilginin kaybolmasıyla kendini gösteren, çökkünlük, karamsarlık yanında keder ve elem duygularıyla seyreden bir duygudurum bozukluğudur.

Major depresyon aynı zamanda klinik depresyon olarak da adlandırılır, nasıl hissettiğinizi, düşündüğünüzü ve nasıl davrandığınızı etkiler ve çeşitli duygusal ve fiziksel sorunlara yol açabilir. Normal günlük aktiviteleri yapmakta zorlanabilir ve bazen hayatın yaşamaya değer olmadığını hissedebilirsiniz.

Elem, keder duyguları, olumsuz yaşam olaylarına karşı yaygın olarak verilebilen bir tepki olarak izlenebilir. Ortaya çıkan her benzer duygu durumunu depresyon olarak kabul etmemek gerekir. Depresyonda bu gibi duygular hem süreklidir, hem de kişinin günlük yaşamını ve işlevselliğini bozacak düzeyde yoğun olarak izlenir. Yaşam boyu görülme sıklığı %1,5 ile %19 arasında olan depresyon, uygun tedavi edilmediğinde yüksek tedavi maliyetleri, yüksek mortalite ve morbidite oranları ile çok ciddi toplumsal sorunlara sebep olmaktadır.

Major depresif bozukluk her yaşta görülebilir, ancak orta yaşlarda ve özellikle de 40-50 yaşları arasında daha sık izlenir. Kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha sık görülür. Kabaca her 4 kadından birisi ya da her 8-10 erkekten birisi yaşamları boyunca bir majör depresif bozukluk dönemi geçirmektedir.

Major Depresif Bozukluk Belirtileri Nelerdir?

Çökkün duygudurumu: Depresyonun temel özelliklerindendir. Depresif bozukluk tanısının konulabilmesi için depresif duygudurum ve ilgi kaybı/zevk alamamama (anhedoni) belirtilerinden en az birinin mevcut olması gereklidir. Çökkün duygudurumu kendini kederli ve elemli hissetme, mutsuzluk, hüzün, moral bozukluğu, umutsuzluk, karamsarlık, kendini boşlukta hissetme, sıkıntı hissi ile karakterize olabilir ve devamlılık gösterir. Çökkün duygudurumu olan bir kişi günlerinin çoğunluğunda ve günün büyük bir bölümünde yukarıdaki belirtileri sergiler. Melankolik ve psikotik özellikli depresyonlarda çökkün duygudurumu daha ağırdır. Bazılarında öfkenin arttığı ve strese karşı toleransın azaldığı da gözlenebilir. Hastaların büyük bir kısmı da özellikle kendilerini sabahları çok karamsar, sıkıntılı ve çökkün hissederler. Depresyon ilerledikçe hastalar kendilerini günün tamamında kötü hissetmeye başlarlar.

İlgi azlığı ve anhedoni: Çökkün duygudurum ya da ilgi azlığından en az biri bulunmadıkça depresyondan söz edilemez. Hastanın çevresine ve işine olan ilgisi azalır, daha önce zevk alarak yaptığı etkinliklerden zevk alamaz hale gelir.

Sıkıntı hissi, bunaltı (anksiyete): Anksiyete depresyonun karakteristik bir özelliği olmamasına rağmen, klinik pratikte depresif duygudurumu ve ilgi azlığından sonra üçüncü sıklıkta izlenir. Bunaltı hissi, gerginlik, engellenmeye karşı tahammülsüzlük ve unutkanlık, sinirlilik artışı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bunaltıya sıklıkla çarpıntı, ağız kuruluğu, terleme, karın ağrısı ve ishal gibi bedensel yakınmalar da eşlik eder. Bunaltılı hastalarda baş ağrısı ve dönmesi de sıklıkla izlenir. Ağır depresyonlardaki yoğun bunaltı kendini ajitasyon şeklinde gösterebilir ve klinik görünüme hakim olabilir.

Akut dönemde özellikle dikkati odaklama, bellek, bilgi işleme süreci ve yürütücü işlevlerde bozukluklar ortaya çıkabilmektedir. Konsantrasyon güçlüğü, bellek bozukluğu, algı bozukluğu, dikkat bozukluğu görülebilir. Tedaviye rağmen bilişsel belirtilerin devam edebildiği, kalıntı belirtiler olarak sürebildiği birçok çalışmada vurgulanmıştır.

Düşünce akışında yavaşlama olur, bunun sonucunda sorulara yanıt vermede zorluk ya da bazen yanıt verememe gözlenebilir. Bu zorluk halsizlik ya da dikkati odaklamadaki zorluktan kaynaklanmaktadır. Melankolik depresyonlarda daha ağır olarak mutizm de görülebilir.

Depresyon hastalarının yarısından fazlasında suçluluk değersizlik fikirleri gözlenebilir. Genellikle kendilerini suçlu hissedecekleri anılarını hatırlama eğilimindedirler. Bazı hastalarda suçluluk duyguları o denli yoğundur ki kendini cezalandırma amaçlı intihara kalkışabilirler. Benlik saygılarındaki azalma sonucu değersizlik ve yetersizlik duyguları yaşarlar. Özellikle ağır depresyonlarda bu düşünceler hezeyan şeklinde izlenebilir.

Depresif hastalarda dünyayı, çevreyi, kendini ve geleceği olumsuz görme şeklinde olumsuz düşünceler olabilir. Hastalar yaşadıklarını olumsuz olarak algılar, bilişsel çarpıtmalarla bu düşüncelerini desteklerler.

Depresif hastalarda bulundukları dönem, şartlar ve özellikle de gelecekle ilgili umutsuzluk düşünceleri izlenir.

Depresyonda düşünce süreci yavaşlaması ve olumsuz düşünceler sebebiyle karar vermede zorluk ya da karar verememe gözlenir. Depresyon döneminde olumsuz düşünceler ve umutsuzluk ve karamsarlık gibi süreçler sonucu olaylara olumsuz yaklaşılır ve bu dönemde doğru karar verebilmek zorlaşır. Bu dönemde hastalara önemli kararlarını ertelemesi önerilir.

Hastaların yaklaşık 1/4’ünde hipokondriak uğraşılar görülebilir. Ayrıca hastaların %63 ünde de baş, boyun, bel, ense ya da eklem ağrıları gibi ağrı şikayetleri de olabilmektedir. Ağır depresyonlarda bu ağrı şikayetleri somatik hezeyan niteliği de alabilir. Özellikle yaşlı hastalar depresif belirtiler yerine somatik yakınmalar ile gelebilirler ve çoğu kez altta yatan depresyon atlanabilir (maskeli depresyon). Hipokondriak uğraşılar ne denli yoğunsa hastalığın gidişi ve sonlanışı da o denli olumsuz etkilenir. Ağır tablolarda bağırsaklarının çürüdüğü, çalışmadığı şeklinde hipokondriak sanrıların oluşturduğu kotard sendromu ortaya çıkabilir

Hastalar çeşitli alanlardaki takıntılı ve genelde kendilerinde suçluluk duygusu oluşturacak düşüncelerini takıntılı bir biçimde sürekli düşünür hale gelebilirler.

Depresif bozukluk intiharın en yüksek oranda görüldüğü psikiyatrik hastalıklardan birisidir. Depresyonlu hastaların birçoğunda pasif ölüm düşünceleri ve intihar düşüncesi bulunur. Özellikle melankolik depresyonlarda intihar oranı daha yüksektir. Depresif hastaların 1/3 ü girişimde bulunur ve %10 kadarı ölümle sonuçlanır. Kadınlarda intihar girişimi daha fazla iken erkeklerde tamamlanmış intihar oranı daha fazladır.

Depresyonda sıklıkla enerji azlığı, yorgunluk, halsizlik görülür. Açıklanamayan yorgunluk başlangıç belirtisi de olabilir. Bu belirtiler tedaviye zor yanıt vermekte ve bazı hastalarda kalıntı belirtiler olarak sürebilmektedir.

Yaklaşık %85 olguda iştah azalması ve kilo kaybı izlenirken, atipik depresyonda ise tersine iştah artışı ve kilo alımı izlenir. Yiyeceklerden tat alamaz ve açlık hissetmezler. Depresyonda mide-barsak hareketleri de azalır ve kabızlık sıkça izlenir.

Cinsel istek kaybı depresyon başlangıç dönemlerinde belirir ve en geç düzelen belirtilerdendir. Ayrıca antidepresan ilaçlar da benzeri tablolara yol açabilir.

Depresyonda %90 oranında uykusuzluk gözlenirken, %6-36 oranında aşırı uyuma bildirilmiştir. Polisomnografik kayıtlarda uykuya dalma süresinde uzama, tüm uyku süresinde azalma, uykuda sık bölünmeler ve erken uyanma, derin uykuda azalma sıkça gözlenmiştir. Özellikle atipik depresyonlarda aşırı uyuma gözlenir ve çoğunlukla iştah artışı ile birliktelik gösterir. Bu olgularda bipolarite açısından dikkatli olmak gereklidir.

Depresif bozukluklarda özellikle de genç hastalarda sıkça psikomotor retardasyon görülebilir.

Major Depresyon Nedenleri Nelerdir?

Depresyona neyin neden olduğu tam olarak bilinmiyor. Biyolojik, duygusal ve çevresel faktörler de dahil olmak üzere çok sayıda farklı faktörün bir sonucu olarak ortaya çıkabilen karmaşık bir hastalıktır. Birçok ruhsal bozuklukta olduğu gibi aşağıda çeşitli faktörler sorumlu tutulmaktadır.

  • Biyolojik farklılıklar
  • Beyin kimyası dengesizlikleri
  • Hormonlar
  • Kalıtsal özellikler

Major Depresyon Risk Faktörleri Nelerdir?

Depresyon geliştirme riskini artıran veya depresyonu tetikleme olasılığı olan faktörler şunlardır:

  • Düşük benlik saygısı ve çok bağımlı olma, kendini eleştirme veya karamsar olma gibi belirli kişilik özellikleri,
  • Fiziksel veya cinsel istismar, sevilen birinin ölümü veya kaybı, zor bir ilişki veya mali sorunlar gibi travmatik veya stresli olaylar,
  • Depresyon, bipolar bozukluk, alkolizm veya intihar öyküsü olan akrabalara sahip olmak,
  • Geçmişte anksiyete bozukluğu, yeme bozuklukları veya travma sonrası stres bozukluğu gibi diğer ruh sağlığı bozuklukları tanısı almak,
  • Alkol veya uyuşturucuların kötüye kullanılması,
  • Kanser, felç, kronik ağrı veya kalp hastalığı dahil olmak üzere ciddi veya kronik hastalıklar,
  • Bazı yüksek tansiyon ilaçları veya uyku hapları gibi bazı ilaçlar.

Major Depresif Bozukluk Nasıl Tedavi Edilir?

Major depresif bozukluk genellikle ilaç ve psikoterapi ile tedavi edilir. Bazı yaşam tarzı değişiklikleri de bazı semptomların hafifletilmesinde yardımcı olabilir. Şiddetli majör depresif bozukluk veya kendine zarar verme düşünceleri olan kişilerin tedavi sürecinde hastanede kalmaları gerekebilir.

İlaçlar:

Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar): İlaç tedavisi genellikle bir SSRI reçete ederek başlar. Bu ilaçlar daha güvenli kabul edilir ve genellikle diğer antidepresan ilaçlardan daha az rahatsız edici yan etkilere neden olurlar.

Serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri

Atipik antidepresanlar.

Trisiklik antidepresanlar

Monoamin oksidaz inhibitörleri

Psikoterapi:

Psikoterapi genellikle “konuşma terapisi” olarak adlandırılır. Çeşitli psikoterapi yaklaşımları vardır. Psikoterapi size şu konularda yardımcı olabilir:

  • Bir krize veya mevcut başka bir zorluğa uyum sağlamak,
  • Olumsuz inanç ve davranışları tanımlamak ve bunları sağlıklı, olumlu olanlarla değiştirmek,
  • İlişkileri ve deneyimleri keşfetmek ve başkalarıyla olumlu etkileşimler geliştirmek,
  • Sorunlarla baş etmenin ve çözmenin daha iyi yollarını bulmak,
  • Depresyonunuza katkıda bulunan sorunları belirlemek ve onu daha da kötüleştiren davranışları değiştirmek,
  • Hayatınız için gerçekçi hedefler belirlemeyi öğrenmek,
  • Daha sağlıklı davranışlar kullanarak sıkıntıyı tolere etme ve kabul etme yeteneğini geliştirmek.
Devamını Oku