John Bowlby bağlanma kuramında, kişinin erken çocukluk döneminde ilgi ve bakımını üstlenen kişiyle kurduğu ilişkinin niteliğinin, yaşamın daha sonraki dönemlerinde onun duygu, düşünce, davranışlarında ve kurulacak olan ilişkilerinde belirleyici olduğunu vurgulamaktadır (1). Çocuğun bakıcısı ile kurmuş olduğu ilişkinin neticesinde kendisi ve başkalarına ilişkin bilişsel temsiller oluşmaktadır. Çocuk, ihtiyaç duyduğunda bakıcısından gereken desteği ve olumlu tepkiyi görürse bakıcısının ulaşılabilir, güvenilir ve destekleyici olduğuna ilişkin bilişsel şemalar oluşturur. Aksi durumda ise bakıcısı çocuğun ihtiyaçlarına duyarsız kaldığında ya da olumsuz bir tepkiyle karşılaştığında çocuk bağlanma figürünü reddedici, kendisini de sevilmeye ve desteklenmeye değmez biri olarak görür. Çocukluktan ergenliğe kadar olan süreçte bilişsel temsiller devamlı pekiştirilir. 

Bağlanma Nedir?

Bağlanma rahatlık, özen ve keyif alışverişini içeren özel bir duygusal ilişkidir. John Bowlby bağlanma kavramının kapsamlı bir araştırmasını yapmış ve bunu “insanlar arasında kalıcı bir psikolojik bağlılık” olarak tanımlamıştır (2). Bowlby, çocukluktaki erken deneyimlerin, yaşamın sonraki dönemlerindeki gelişimi ve davranışı önemli derecede etkilediği şeklindeki psikanalitik görüşünü paylaşmıştır.

Bağlanma teorisi, özellikle ebeveyn ile çocuk ve partnerler arasındaki romantik ilişki gibi insanlar arasındaki uzun vadeli ilişkilere odaklanır.

Bağlanma, başka bir kişiyle duygusal bir bağdır. Bowlby, çocukların bakıcılarıyla kurduğu ilk bağların yaşam boyunca devam eden muazzam bir etkiye sahip olduğuna inanıyordu. Bağlanmanın aynı zamanda bebeği anneye yakın tutmaya hizmet ettiğini ve böylece çocuğun hayatta kalma şansını artırdığını öne sürdü.

Erken bağlanma biçimlerimiz çocuklukta bebek-bakım veren ilişkisi yoluyla oluşmaktadır. Bowlby bağlanmanın hayatta kalmaya yardımcı olan evrimsel bir bileşen olduğuna inanıyordu. “Belirli bireylerle güçlü duygusal bağlar kurma eğilimi insan doğasının temel bir bileşenidir” diye açıklama yapmıştır.

Bağlanma Teorisinin Teması

Bağlanma teorisinin ana teması, bir bebeğin ihtiyaçlarına uygun ve duyarlı olan birincil bakıcıların çocuğun bir güvenlik duygusu geliştirmesine izin vermesidir. Bebek, bakıcının güvenilir olduğunu bilir ve bu da çocuğun daha sonra dünyayı keşfetmesi için güvenli bir temel oluşturur.

Bağlanma Stilleri

Erken dönemde oluşmaya başlayan bağlanma stilleri kişinin yetişkinlik dönemindeki sosyal ilişkilerini ve birçok davranış biçiminin temelini oluşturmaktadır. Bu bağlanma stilleri, erken çocukluk döneminde çocukların ve ebeveynlerin birbirleriyle nasıl etkileşim kurduğuna odaklanır. Bağlanma stilleri, yetişkinlikte romantik ilişkilerde bağlanma kalıplarını tanımlamak için kullanılır.

Güvenli bağlanma: Güvenli bağlanma stilini deneyimleyen yetişkinler hem kendileri hem de başkaları ile ilgili olumlu bir yapıya sahiptir. Bu kişiler kendilerinin değerli olduklarına dair bir algıya sahiptirler, özsaygıları yüksektir ve başkalarını kabul edici, ulaşılabilir, destekleyici olarak görürler. Bu kişiler diğerleriyle kolay bir şekilde yakınlık kurabilir aynı zamanda bağımsız da olabilirler (3).

Kaygılı (veya Saplantılı) Bağlanma: Saplantılı bağlanma stilini deneyimleyen yetişkinler kendileri ile ilgili olumsuz bilişlere sahip ve başkaları ile ilgili olumlu bilişlere sahiptirler. Bu bağlanma stili Hazar ve Shaver’ın kaygılı-kararsız bağlanma stili ile ilişkilidir. Bu bireyler kendilerini değersiz olarak algılarlar ve sevilmeye değer olmadıklarını düşünürler. Başkalarının onaylarına, düşüncelerine son derece bağımlıdırlar. Saplantılı bağlanma stiline sahip bireyler insanlarla yakınlaşmak isterler ancak reddedilen ve terk edilen olabilecekleri konusunda yüksek kaygıya sahiptirler. Olumsuz duygularını abartarak anlatırlar ve romantik ilişki içerisinde oldukları partnerlerinden onay alma arayışı içinde olurlar. Bu kişiler ilişkilerinde kendilerini ispat etmeye eğilimlidir, ilişkilerde takıntılıdırlar ve pek gerçekçi olmayan beklentilere sahiptirler (4).

Kaçıngan (veya Kayıtsız) Bağlanma: Kayıtsız bağlanma stilini deneyimleyen bireyler kendileriyle ilgili bilişlerin olumlu, başkaları ile ilgili olumsuz bilişlere sahiptirler. Başkalarını reddedici tavırlar gözlemlenir. Kişinin özerkliği son derece önemlidir. Kendisini sevilmeye layık ve diğerlerinden üstün görür. Bağımsızlığına düşkündür. İkili ilişkilerde yakınlık kurmaktan kaçarlar, kendilerini çok açmazlar. Olumsuz durumlar karşısında kaçıngan bir yapıya sahiptirler. Bu bağlanma stili kayıtsız – kaçıngan olarak adlandırılır.

Bu kişiler bağlanma nesnesini sorumsuz ve ulaşılamaz olarak nitelerler. Yakın ilişkilerden kaçınarak, bağlanma gereksinimlerini reddedici tavırlar sergileyerek olası terk edilme ve reddedilme durumlarına karşı olumlu benlik modellerini korumaya çalışırlar.

Dağınık (veya Kararsız) Bağlanma: Bu bağlanma stili, güvenli bağlanma stilinin tam karşıtıdır. Bu kişiler kendilerinin sevilmeye ve değer görmeye layık olmayan birey olarak, başkalarını da güvenilmez ve reddedici olacaklarına dair algıya sahiptirler. Bu bağlanma stilindeki kişiler her ne kadar onaylanmayı, kabul edilmeyi isteseler de reddedilme korkuları yüzünden yakın ilişkiler kurmaktan uzak dururlar ve korkarlar.

Güvenli bağlanma, bireyin duygusal sağlığı için önemli bir kaynaktır. Çocuğa, kendisi için orada bulunacak bir ‘ötekinin’ güvencesini verir, bu da çocuğun yaşamının ileriki dönemlerinde sağlıklı ve doyurucu ilişkiler kurabilme olanağını sağlar. Ainsworth ve ark.’na göre bebek ile anne arasında oluşturulan güvenli bağlanma, çocuğun psikolojik gelişimi açısından çok önemli bir etkiye sahiptir. Güvenli bağlanmanın oluşumu için en önemli etkenlerden biri annenin duyarlı, sıcak, çocuğun gereksinimlerini doğru algılayıp yeterli ölçüde karşılayabilmesiyle alakalıdır. Güvenli bağlanma oluşturan anneler öncelikle çocuklarının ağlamalarına karşı oldukça duyarlıdır, onların gereksinimlerine gidermeye hazırdırlar, farklı ihtiyaçlarına karşı uygun tepkiler verebilirler. Güvenli bağlanma, bebeğin keşif yapabilmesi ve uyumlu olması için uygun zemin hazırlar. Kararsız-kaygılı bağlanma oluşturan anneler ise genellikle tutarsız tepki ve davranışlarda bulunurlar ya da zamanında karşılık vermezler. Kaçıngan bağlanma tarzı oluşturan anneler de oldukça mesafeli, çocuğun kendisine ulaşması zor olan ve ihmalkar davranışlar sergileyen kişilerdir. Bebeğin ihtiyaçlarına istikrarlı bir şekilde tepki vermezler. Araştırmalarda, erken dönemlerde oluşturulan bağlanma modellerinin hem çocuklukta hem de yetişkinlikteki etkileri incelenmiş ve bireyin ruh sağlığı ile ilişkisi olduğu belirtilmiştir (3).

Kaynaklar

1.Bowlby, 2012 Bowlby, J. (2012). Attachment and loss. Istanbul: Pinhan Pub.

2. Fuertes J N, R. Grindell S, Kestenbaum M, Gorman B. Sex, Parent Attachment, Emotional Adjustment, and Risk-Taking Behaviors, Int J High Risk Behav Addict. 2017 ; 6(2):e36301. doi: 10.5812/ijhrba.36301.

3. Kim Bartholomew & Leonard M. Horowitz, Attachment styles among young adults: A test of a fourcategory model, Journal of Personality and Social Psychology, 1991, 61, p.226-244