Duygusal, davranışsal veya gelişimsel bozuklukları teşhis etmek için kapsamlı bir psikiyatrik değerlendirme gerekir. Öykü ve Ruhsal Durum Muayenesi, bir psikiyatristin doğru bir teşhis koymak için bilgi toplaması gereken en önemli teşhis araçlarıdır. Bu önemli araçlar kendi başlarına standartlaştırılmış olsalar da, öncelikle hastanın ofise girdiği ve psikiyatristle ilk karşılaştıkları andan itibaren başlar.

Pinel, “Belirli bir vakada ruhsal bozukluğun gerçek karakterini yakalamak, olayın şaşmaz bir tahminini telaffuz etmek, genellikle belirli bir inceliğin, büyük bir anlayışın, kapsamlı bilginin ve kusursuz bütünlüğün birleşik çabasını gerektirir’’ demiştir. Bu, ruhsal durum muayenesinin psikiyatri pratiği için önemine bir örnek teşkil etmektedir.

Psikiyatrik bozuklukları kavramsallaştırmak için çeşitli teorik modeller kullanılmıştır. Biyolojik model, psikiyatrik bozuklukları hastalıklar olarak görür, merkezi sinir sistemi etiyolojisini ve patogenezini varsayar, belirtileri ve semptomları belgeler, farklı tanılar sunar ve bunlara yönelik farmakoterapi önerir. Dinamik ve analitik modeller gelişimsel aşamaya ve çatışmalara odaklanır, çarpık çocukluk ilişkilerini ve strese karşı savunmasızlığı vurgular. Bilişsel davranışçı yaklaşımlar öğrenmeye odaklanır, uyumsuz kalıpları ve pekiştiricileri belirler ve yeniden eğitim önerir. Sosyal modeller, sosyal sistemlerle karmaşık etkileşimi vurgular. Psikiyatrik değerlendirme yapılırken, bu modellerin eşzamanlı olarak veya sırayla kullanılması gerekir ve bu modeller birbirine rakip değil birbirinin tamamlayıcısıdırlar. İnsan biyopsikososyal bir varlıktır ve bu sebeple bütüncül bir yaklaşım esastır. 

Etkili bir psikiyatrik tedavi, hastalarımızı/danışanlarımızı tam olarak değerlendirmemizi gerektirir; böylece durumu doğru şekilde anlayabilir, formüle edebilir, her bir hastayı kavramsallaştırabilir ve tedavi planı oluşturabiliriz. Hastanın sunduğu sorunlara, mevcut fonksiyonlara, belirtilere ve geçmişine dikkat etmemiz başlangıç kavramsallaştırmamızı geliştirmemize ve genel bir tedavi planı formüle etmemize yardımcı olur.

Sağlam bir tedavi planı geliştirmek, iyi bir terapötik bağ oluşturmak ve etkili bir tedavi gerçekleştirmek için hastanın son zamanlarda ve geçmişteki pek çok deneyim alanları hakkında bilgi sahibi olmamız gerekmektedir. Psikiyatrik değerlendirme, hastanın demografik bilgilerinden başlayarak, önemli şikayetleri ve son zamanlardaki sorunları, hastalığın geçmişi ve tetikleyici olayların geçmişi,  son zamanlardaki ve geçmişteki başa çıkma stratejileri, psikiyatrik geçmişi, psikososyal tedavileri de içeren, hastaneye yatırılma, ilaç tedavisi, intihar teşebbüsleri ve son zamanlardaki durumu, madde kullanım geçmişi ve son zamanlardaki durumu, ailenin psikiyatrik geçmişi ve son zamanlardaki durumu, tıbbi geçmişi ve son zamanlardaki durumu, gelişimsel geçmişi, genel aile geçmişi ve son zamanlardaki durumu, sosyal geçmiş ve  son zamanlardaki durumu, eğitim geçmişi ve son zamanlardaki durumu, mesleki geçmişi ve son zamanlardaki durumu, güçlü yanları, değerleri ve uyarlanabilir başa çıkma stratejileri gibi pek çok kavramın değerlendirilmesini içerir. Ayrıntılı bir psikiyatrik muayene en az 40-45 dk olmalıdır.

Bununla beraber psikiyatrik muayene çok özel bir tür klinik görüşmedir ve birçok önemli açıdan günlük konuşmadan farklıdır. Bu iki kişi arasında karşılıklı düşünce ve duygu bakımından birçok etkileşim olacaktır. İlk karşılaşmada hem hasta hem hekim birbirleri hakkında birçok şey düşünecek ve duyacaklardır. Hekim bu ilişki içinde hem kendisinin hem de hastanın davranış ve tutumunun anlamlarını, inceliklerini iyice inceleyecek ve tanıyacaktır. Muayene esnasında dinlenilen danışan bir insanı anlama ve tanıma ilgisiyle, yargılanmadan, önyargılara kapılmadan dinlenecektir. Hekim nesnelliği kaçırmadan eşduyum içerisinde dinleyecektir. Esneklik ve evrensel hümanist kimliğin benimsenmiş, özümsenmiş olması hasta hekim ilişkisinin olmazsa olmazıdır. Bu şekilde klinisyen ve hasta arasında güven, saygı ve uyumun olduğu bir terapötik ilişki kurulacaktır. Bunlar sağ beyinler arasında kurulan iletişimin ana bileşenleridir. 

Tüm tıp dallarında hasta gizliliği ve mahremiyeti önemli olmakla birlikte, psikiyatride çok daha önceliklidir. Acil güvenlik endişelerinin çok önemli olduğu durumlar dışında danışanın rızası olmadıkça bilgileri, öyküsü veya tanısı hiçbir şekilde kimse ile paylaşılmaz. Danışanın rızası ile aile üyelerinden ve danışanın hayatındaki diğer önemli kişilerden kendisi ile ilgili bilgiler alınabilir. Danışanın izni olmadan psikiyatrik muayene ve psikoterapi sırasında asla kamera veya ses kaydı kullanılmaz. Danışanın kendi isteği söz konusu ise, terapide konuşulanları süreçte çalışmak ve gözden geçirmek üzere kendi kayda alabilir.

Bazı durumlarda laboratuvar testleri (altta yatan bir tıbbi durumun mevcut olup olmadığını belirlemek için), yardımcı tanı yöntemleri olarak psikometrik testler (nöropsikolojik batarya, projektif testler, kişilik değerlendirme testleri, semptom tarama testleri vb) ve beyin yapılarında anormallikleri aramak için radyolojik inceleme (MR, BT, EEG) uygulanabilir. 

Yapılan psikiyatrik muayene ve değerlendirme, incelenen psikometrik incelemeler ve yardımcı tanı yöntemleri neticesinde psikiyatrist tanısal değerlendirmesini yapar. İlk izlenimlerini hasta ile paylaşır. Tedavi hedeflerini ve planlarını hasta ile ayrıntılı bir şekilde konuşarak, ortak bir yol haritası çizerler.